Posts

Free Will Again

 The source of freedom in life lies in the fact that we can do whatever we want. The source of slavery in life lies in the fact that we cannot decide what we want. Due to the latter (slavery), the former (freedom) is an illusion. Fair or not, at the end, we feel the emotions as results of "our" decisions, even though, they cannot be "ours" for they are not chosen but comes from inside, a mysterious place to be questioned. Therefore, our life is put there and our "decisions" are placed to convince us that what we feel is just as well as is due to what we "chose" to do, even though, we are just programmed to feel those feelings as our experience. This is just to make the experience gathering a more natural process. We are universally and badly tricked.
Imagine you are the God as we define the word nowadays. You are all that there is. You are capable of anything. There is nothing other than you. Whatever there is, is you. How could you stay in this state? What would you do?

İnsanlığın Başyapıtı

Düşünebilmek için tek bir hayatın bilime adanmasının yeterli olduğunu sanmıyorum. Bildiklerimin, sadece kendi yaptığım çalışmaların ürünü olduğunu düşünmüyorum. Ödenemeyecek bir borç yükü altındayım. Aynada gördügün kişi, insanlığın başyapıtıdır: onu yapmak doğanın milyonlarca yılına ve insanoğlunun onlarca milenyumuna malolmuştur. Bu herkes için aynı biçimde geçerli olmak zorunda. Düşünebilmek için önce adanmış yaşamları bulacaksın, biraraya getireceksin, çalışmalarına izin vereceksin, yazdıracaksın ve yazdıklarının nesiller boyunca unutulmamasını sağlayacaksın. Ancak o zaman -kendi hayatımızı da adayarak- şu anda bildiklerimize ulaşabiliriz. Bizden önceki herşeye ve herkese borçluyuz. Bu borç yükü çok zor taşınır olduğundan onun farkına varmak istemeyiz. Sahip olduklarımızın tüm sorumluluğunu almak daha kolay gelir bize; halbuki "ben" diye algıladığımız bilinç, aslında sadece kendisinden öncekilerin bir toplamı ya da bir evrimin sonucu veya gelecekteki kişiliklerin evrimind

Rahatla Biraz

Rahatlamaya ihtiyacım yok. Aksine, sürekli artan bir gerilimin kabul edilebilirlik sınırını aşarak fikir sahibini var kılmasına ihtiyacım var. Bunun olup olmadığını anlamanın bir yolu var mı ?

CERN Macerası

Birkaç hafta önce bir dergide yayınlanan soru-cevap metninin tam hali: Mezun olduğunuz okullar hangileri ? Siirt/Kurtalan (anaokulu)  Mardin/Midyat (ilkokul, 1. ve 2. sınıflar)  Adana/Karataş (ilkokul, 3. ve 4. sınıflar)  Tekirdag/Şarköy (ilkokul, 5. ve ortaokul, 1. sınıflar)  Sinop/Ayancık (ortaokul, 2. sınıf)  Afyon/Dinar (ortaokul, 3. sınıf)  İstanbul/Ortaköy, Z. K. Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi, Gemi Elektroniği ve Haberleşme Bölümü  İstanbul/Vezneciler, İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Nükleer Fizik Bölümü  Torino/İtalya, INFN (İtalyan TAEK'i) ve Torino Üniversitesi (Avogadro'nun okulu), Deneysel Nükleer ve Yüksek Enerji Fiziği için Mikrodevre (ASIC) Tasarımı bölümü Bunların dışında aldığınız sertifika/diploma, bitirdiğiniz kurs var mı ?           Okul dışı ilk eğitim belgemi ilkokulda Sinop'un Ayancık ilçesinin halk eğitim merkezinde açılmış bir bilgisayar programlama kursunu bitirdiğimde almıştım. Dersi Ahmet Sever veriyordu, benim ilk teknik öğr

Temel Bilim Nasıl İşe Yarar ?

Çocukken plastik arabaları kızdırılmış bıçaklar ile kesip içlerine elektrik motorları gömüp yürütür, bu işleri yaparken öğrendiğim şeyleri de deney defterime yazardım. Kullandığım kızdırılmış bıçaklar da dahil olmak üzere sahip olduğum tüm malzemeyi "deney torbamda" tutardım. Özellikle kızdırılmış metaller ya da lehim tabancam torbaya girmeden önce doğal olarak soğumayı beklemek durumundaydı. Bu bana zaman kabettiriyordu. Bunun için kızgın metallerin soğumalarını beklemek yerine onları suyun altına tutup süreci hızlandırmak istedim. Bu başarılı sayılabilecek bir yöntemdi fakat bıçaklar suyun altında birkaç saniye kaldıktan sonra dahi yeterince soğumuyordu. Yapabileceğim bir şey yoktu. Suyun altına tutmaktan daha iyi bir fikir gelmiyordu aklıma. Plastikleri kesmek için kullandığım bıçaklarımı ocakta ısıtıp, kullandıktan sonra suyun altına tutup deney torbama koymaya devam ettikce ilginç bir şeyin farkına varmaya başladım: bıçaklar suyun altına girdikten sonra her geçen gün b

Okumaya karşı düşünmek

Okumak bana ne düşündüğümü unutturuyor. Bana kendim olmam gerek. Okuduklarımın nerelere gittiğini anlayıp, gidilmemiş olan yere gitmek değil amacım. Ben kendimi keşfediyorum ve ona hassas olmam lazım. Amacım insanlık tarihinde iz bırakmak değil. Benim için bırakılmış izi bulmak; kendisine hassas olduğum yolu farketmek. Bunun için dinlemeli, duymalı ve tarafımdan algılanmayı bekleyen şeylere karşı hassas olmalıyım. Sürekli okumak bana düşünmek için zaman bırakmıyor. Yazılmışlardan öğrenmek, keşfetme yeteneğimi köreltiyor. Okumak ve dolayısı ile bir anlamda hazıra konmak, yolunu kaybedip de sonra keşfetmenin yerini alamıyor.